25 Mart 2009 Çarşamba

Gül ve Kukla Devlet misyonu

AKP’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ABD ile imzaladığı “2 sayfalık 9 maddelik” gizli anlaşmanın bir maddesini daha hayata geçirmek için adım attı. Gül’ün bu adımı kamuoyuna “Kürdistan açılımı” olarak yansıtıldı.
Gül, Türk dış politikası açısından büyük kayba neden olan Bağdat seferinde beş önemli mesaj verdi.
1. Gül ilk defa “Kürdistan” ifadesini kullanarak, Türkiye’nin bu konudaki kırmızı çizgisini Cumhurbaşkanı sıfatını kullanarak ortadan kaldırdı. Gül, kamuoyundan gelebilecek tepkilere karşı da, “Irak Anayasası’nda böyle yazıyor” mazeretine sığındı.
2. Gül, “Kürdistan” Bölgesel Yönetimi’nin Başbakanı Neçirvan Barzani ile resmi görüşme yaparak, Kürdistan’ı tanımış oldu!
3. “Kapalı kapılar arkasında kapsamlı bir çalışma var, umutluyum” diyen Gül, masada “önemli aktörlerin” olduğu mesajını verdi. Gül, planın devreye sokulmasıyla birlikte, “2009 yılında çok güzel şeyler olacak” müjdesi vermişti!
4. “Artık kan, şiddet ve terör bitmelidir. Siyasete geçme zamanıdır” diyen Abdullah Gül, PKK’nın siyasallaşması mesajını vermiş oldu. Kaldı ki PKK, geçmiş dönemde, önüne “siyasallaşma” hedefini koymuştu. Böylece PKK hedefine ulaşmış oldu.
5. 1986 yılından beri Türkiye’ye dayatılan “Türkiye himayesinde Kürdistan” planı, 23 yıl sonra devlet katında onay bulmuş oldu. Özal’ın siyasi mirasçısı olduğunu her fırsatta dile getiren AKP, onun “federasyon tartışılmalıdır” dediği noktadan aldığı bayrağı Erbil’e ve Diyarbakır’a dikmiştir.
ABD direktörlüğündeki AKP, KDP ve KYB imzalı planın geldiği bu aşamayı daha iyi anlayabilmek için 2009’un başından beri olan gelişmeleri kısaca hatırlamakta fayda var.
1. ABD emperyalist devleti, 21 yüzyıl için önüne koyduğu BOP projesinde istediği ilerlemeyi sağlayamadı. Üstelik, geri adımlar atıp, mevziler kaybetti. Ancak ABD devleti açısından projeden vazgeçmek sözkonusu olamazdı. BOP projesi ABD devletinin 21. yüzyılda da süpergüç kalabilmesi için çizilmiş bir rotaydı. ABD devleti, bu projeyi uygulatabilmek için 2000 seçimlerinde Al Gore’a darbe yapmış ve yeniden sayılan Florida oylarıyla Bush’u iktidara getirmişti. Ancak Bush yönetimi değişen şartlar ve güçlenen Avrasya nedeniyle BOP’u önemli oranda ilerletemedi ve büyük itibar kaybetti. ABD derin devleti, “biraz Müslüman, biraz Hüseyin, biraz siyah” olan Barack Hüseyin Obama ile BOP’a makyaj yaptı.
2. BOP’un yeniden uygulanabilmesi için revizyon yapan ABD devleti, aslında Bush’un belirlediği “Irak’tan geri çekilme takvimini” Obama ile resmi olarak ilan etti. Ancak “geri çekilme” diye sunulan, aslında ABD’nin “Irak’ın kuzeyine yerleşmesi” planıydı.
3. AKP, TRT Şeş “açılımı” yaptı. Açılışta, Başbakan Erdoğan Kürtçe “hayırlı olsun” dedi!
4. Fethulah Gülen’in Abant Platformu, yıllardır sürdürdüğü Türkiye karşıtı faaliyetlerinde, bu yıl zirve yaptı. Platform, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önerisiyle, bu yıl Irak’ın kuzeyindeki Erbil kentinde toplandı. “Kürt sorunu: Barışı ve kardeşliği aramak” adıyla düzenlenen toplantılara katılanlar, “hepimiz evimizdeyiz, hepimiz Kürt’üz” sloganlarıyla halay çekti ve ekranlara “yüreğimizdeki sınırlar kalktı” mesajları verdi. Platform yayımladığı sonuç bildirgesinde, “Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında münasebetlerin kurulmasını ve geliştirilmesini”; “sınırlardan geçişlerin kolaylaştırılmasını”; “Erbil’de Türk konsolosluğu, Ankara’da da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi temsilciliğinin açılmasını” talep etti. Sonuç bildirgesinde göze çarpan bir diğer önemli madde de, Erbil’de yapılması planlanan “Ulusal Kürt Konferansı”na katılım talep etmesiydi!
5. Gül, Kürt sorunu konusunda “2009 yılında çok güzel şeyler olacak” müjdesi verdi!
6. 5. Dünya Su Forumu vesilesiyle Türkiye’ye gelen KYB lideri ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, “PKK’nın silahsızlandırılması” başlıklı ABD planını uygulamaya soktu. Bu başlıklı bir plan, hassasiyetleri nedeniyle elbette Türk kamuoyundan olumlu tepkiler alacaktı!
Talabani’nin eline verilen çantadan üç maddelik bir plan çıktı:
a- Kuzey Irak’taki PKK liderlerinin üçüncü ülkelere gönderilmesi.
b- Diğer PKK’lılar için genel af çıkarılması ve Türkiye’de siyaset yapmalarına olanak sağlanması.
c- Erbil’de yapılacak “Ulusal Kürt Konferansı”na Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki Kürt hareketlerinin temsilcilerinin davet edilmeleri! (Böylece Türkiye PKK ile aynı masaya da oturtulmuş olacak!)
Kısaca hatırlattığımız bu gelişmelerin ardından da Gül’ün Türkiye Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı Bağdat seferi gerçekleşti . Sırada, yukarıda kısaca değindiğimiz “Ulusal Kürt Konferansı” var!
ABD, bu konferansla Irak’ın kuzeyinde oluşturduğu Kukla Devleti’ni resmileştirmeyi hedefliyor. Gül ise Cumhurbaşkanı sıfatıyla, ABD’nin “Türkiye himayesinde Kürdistan Planı”nı uygulayacağını göstermiş; merkezi devlet kurumlarından gelebilecek tepkilere karşı da bir ay öncesinden “normalleştirme” operasyonuna başlamıştır. “Kürdistan dedim, demedim” oyunu da bu normalleştirmenin somut ifadesidir.
“PKK’nın silahsızlandırılması” şeklindeki tuzağa karşı çıkacak kesimlerin liderleri de, Ergenekon tertibiyle eli kolu bağlı hale getirilince, Washington için uygun zemin yaratılmış oldu.
Sırada, Kukla Devleti kuzeye doğru genişletmek hedefleri var!

Mehmet Ali Güller
25 Mart 2009