AB’nin istediği 301 değişikliği TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçti.
Tasarıdaki en önemli değişiklik, mevcut yasada yer alan “Türklüğü, Cumhuriyeti veya TBMM’yi alenen aşağılaya kişi…” yerine konulan şu ifadedir: “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni veya TBMM’yi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ve Devletin Yargı organlarını alenen…”.
Bir diğer dikkat çekici durum ise, teklifte Cumhurbaşkanı’na verilen kovuşturma izni yetkisi, AKP milletvekillerinin verdiği önerge ile “Soruşturma yapılması Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır” şeklinde değiştirildi.
12.5 saat süren komisyon toplantısındaki eleştirilere yanıt veren Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Hukuk tarihine geçecek saptamalar yapıyor!
Bakan Şahin, “Türklük” kelimesinin çıkartılarak yerine “Türk Milleti” ifadesinin konmasına itiraz eden milletvekillerine yanıt veriyor: “Ben de size sorarım, siz niçin Türk Milleti ibaresinden rahatsız oluyorsunuz?”
Şahin, yargı kararlarında Türklük ifadesinin Türk Milleti anlamına geldiği yönünde içtihat oluştuğunu savunarak şu felsefi açılımı yapıyor: “Türklük kelimesi yerine Türk Milleti kelimesinin konması, bizim değerlerimizi korumasız bırakmaz. Türklüğü, korunması gereken değerlerimizi koruyan tek bir madde TCK’nın 301. maddesi midir Allah aşkına? Buradaki Türklüğü çıkarınca, değerlerimiz korumasız mı kalıyor? Bizim değerlerimizi, devletimizi, milletimizi, milletimize has özellikleri koruyan üstün hukuk normu Anayasadır. Anayasa’da bu kavramlar var, bunları kimse değiştirmiyor, değiştiremez”.
Kendisinin Oğuzlar’ın Kayı boyundan geldiğini ortaya koyma ihtiyacı duyan Bakan Şahin savunmasını şöyle sürdürüyor: “Ben Türküm arkadaşlar. Benim Türklüğüme kimse hakaret edemez. Ettiği halde bunun cezası var, cezasız kalamaz. Benim soyum itibariyle, Türk soyundan gelmem itibariyle bana biri hakaret ettiğinde bunun cezası başka maddelerde var. Türklük soyut bir kavramdır, Türk Milleti ise somut bir kavramdır. Sadece teknik bir düzenleme yapılıyor. Yoksa bizim değerlerimizi ortadan kaldıran bir düzenleme yok. Bu teklifle Türkiye’yi Hıristiyan Haçlı zihniyetine meze yaptığımızı söylüyorsunuz. Bunlar son derece talihsiz sözler. Hrant Dink, Türkiye’nin Ermeni iddialarıyla ilgili karşı aksi bir görüşü ifade etti. Bu sözleri nedeniyle yargılandı. Bir genç tarafından vuruldu. Hrant Dink’in Türk tezine karşı yazdığı bu yazı mı Türklüğe ve Türk Milletine daha fazla zarar vermiştir yoksa onun öldürülmesi mi? Biz Türklüğü ortadan kaldırmıyoruz. Biz sizden de Türküz...”
Bakan Şahin “kim daha Türk” tartışmaları yapadursun… Ancak kamuoyu 301 konusunun AB’nin AKP’ye bir ödevi ve görevi olduğunu biliyor! Kaldı ki verilen ödev 301’in tamamen kaldırılması idi. Kapatılması gündemde olan AKP’nin buna gücü yetmedi!
Aslında AB’nin verdiği ödev çok daha kapsamlı. AB’nin eski komiseri Karen Fogg, e-postalarında asıl hedefi nasıl formüle ediyordu? “Türk devletinin ve tarihinin hakkında gelmek!”
İşte ABD ve AB adına siyasetten ekonomiye, hukuktan felsefeye, kültürden eğitime yapılan budur!
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başlattığı bu temel kavramları sulandırma işine verilecek en iyi yanıtı Mustafa Kemal vermişti: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir.”
Ancak bu tanıma sarılarak, “Türk devletinin ve tarihinin hakkından gelmek isteyenlere” yanıt verebiliriz!
Mehmet Ali Güller
20 Nisan 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder