Yüksek tirajlı gazetelerin, yüksek fiyatlı kalemşörleri “ortalama Türk” kavramıyla ilgili yazıp çizdi hafta boyunca.
***
Aslında kavram yeni değildi. Yeni olan, kalemşörlerimizin, -o ya da bu nedenle- Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarına artık daha nesnel gözlükle bakmaya başlamalarıdır!
***
Tarih, 26 Ocak 2002. Çiçeği burnunda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, beraberinde Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik, Turhan Çömez, Abdullah Gül, Murat Mercan, Reha Denemeç, Ali Babacan, İbrahim Özal, Mevlüt Çavuşoğlu ve Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer olduğu halde, ABD’ye gitti.
Heyetin öncelikle ikiye ayrıldığını belirtelim! Erdoğan, Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik ve o zamanlar özel kalem müdürü olan Turhan Çömez’le birlikte, ayrı bir programa tabi tutulmuştu! O program, Tayyip Erdoğan’ı 1994’te keşfeden ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz’e aitti.
Kısa bir hatırlatma; Abramowitz, 1994 yılında açıkça “Erdoğan’ı Erbakan’a tercih ederiz” demiş, 15 Ekim 1996’da da, Erdoğan’a hitaben, “Siz İstanbul’u yönetip yıldızınızı parlatabildiğinize göre, Türkiye için de çok şeyler yapabilirsiniz” demişti!
Gelelim programa… Kamuoyuna aktarıldığı kadarıyla 30 Ocak’a kadar Erdoğan’a Startejik Araştırma Merkezi CSIS’te konuşma yaptırılacak, CIA’nın düşünce kuruluşu Rand Corporation ve Lehman Brothers Aracılık Kurumu yetkilileriyle görüştürülecek, Amerikan Musevi Kongresi yetkilileriyle tanıştırılacak ve Washington bürokrasisinin karşısına çıkarılacaktı. Erdoğan 31 Ocak – 4 Şubat tarihleri arasında da New York’a götürülüp Davos toplantılarına takdim edilecekti!
Gayrıresmi program ise daha çekiciydi. Grenville Bayford, Erdoğan ve Zapsu’yu 27 Ocak Pazar sabahı, karanlıklar prensi Richard Perle ile gizlice buluşturdu! Perle’i artık kamuoyu tanıyor. Bayford’u da bir başka yazımızda tanıtacağız!
***
Gelelim gizli görüşmeye… Görüşme tarih itibariyle AKP’yi iktidara getirecek 3 Kasım seçimlerinden tam 282 gün önce, hatta Bahçeli’nin durduk yere seçim ilan etmesinden de tam 163 gün önce gerçekleşti.
Görüşmede özetle, AKP’nin iktidar olması halinde yeni Türk hükümetinin; ABD ile ilişkileri, AB ile ilişkileri, IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerinin nasıl olması gerektiği; AKP’nin Kıbırıs ve Irak konusundaki düşünceleri; AKP’nin Kürtler başta olmak üzere diğer azınlıklara bakışı ve Türkiye’nin İslam’a bakışı masaya yatırıldı!
Konumuz açısından asıl önemlisi Tayyip Erdoğan Perle’e, partisinin seçmen tabanının ortalama Türk vatandaşının değer yargılarını yansıtan muhafazakar kesimden oluştuğunu anlatmasıydı!
***
Erdoğan, bu kavramı ertesi gün, Stratejik Araştırmalar Merkezi CSIS’teki konuşmasında da yineledi: “Biz herhangi bir partinin devamı değiliz. Partimizin seçmen tabanı, ortalama Türk vatandaşının değer yargılarını yansıtan muhafazakar kesimden oluşmaktadır. Ortalama bir Türk ılımlı bir Müsülüman’dır. Bu nedenle partimiz ılımlı Müslümanların ortak değerlerini temsil etmektedir. Kendi tabanımızı yabancılaştırmadan, Türk toplumunun demokratik ve laik niteliğini güçlendirmeyi hedefliyoruz…”
***
Erdoğan’ın 26 Ocak 2002’de başlayan ABD gezisi bugünü anlamak açısından çok öğreticidir. Okurlarımız Erdoğan’ın 26 Ocak 2002 tarihli gezisiyle ilgili diğer ayrıntılara, dönemin Aydınlık dergisi sayılarından ve geçen yıl yitirdiğimiz usta gazeteci Turan Yavuz’un “Çuvallayan ittifak” isimli kitabından ulaşabilirler.
Mehmet Ali Güller
9 Mayıs 2008
9 Mayıs 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder