Tartışılan ve Genelkurmay’ın olduğu iddia edilen “İrticayla Mücadele Planı” ile Anayasa Mahkemesi arasında bir ilgi var! Açacağız. Ama önce 6 saptama yapalım.
1. Ergenekon soruşturması kapsamında Em. Yüzbaşı Muzaffer Tekin tutuklandığında, avukatı Kemal Kerinçsiz’di. Daha sonra Kerinçsiz de aynı soruşturma kapsamında tutuklandı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tutuklandığında avukatı Nusret Senem’di. Sonra Senem de tutuklandı. Örnekler çoğaltılabilir. Son örnek Serdar Öztürk’tür. Öztürk de tutuklanmadan önce, tutuklu sanıklardan Albay Levent Göktaş’ın avukatıydı. Hal böyle iken siz Serdar Öztürk olsanız, böyle bir belge de var ise, bu belgeyi büronuzda, çekmecenizde, bilgisayarınızda bulundurur musunuz?
2. Serdar Öztürk’ün bürosu, Öztürk 4 günlüğüne Antalya’ya gittiğinde aranıyor. Öztürk’ün hangi tarihte Antalya’ya gideceği, telefonları dinlendiğinden zaten biliniyor. Ve çekmeceden fırtına koparacak bir belge bulunuyor! Normal mi?
3. Soruşturma nedeniyle gizli kalması gereken belge, yine Taraf gazetesinden çıkıyor! (Taraf Gazetesi, İşçi Partisi Genel Merkezi’nde Yargıtay Krokisi bulunduğunu iddia etmişti. Aylar sonra, krokinin düzmece olduğu hukuken de saptandı ve Taraf Gazetesi İşçi Partisi’ne tazminata mahkum oldu!)
4. Askeri savcılık, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’ndan belgeyi istiyor. Savcılık, fırtına koparan belgenin orijinalinin elinde olmadığını açıklıyor!
5. Belgenin Genelkurmay’a ait olduğu iddia ediliyor. Siz Genelkurmay Başkanı ya da İkinci Başkanı olsanız, bir personelinize ya da bir biriminize AKP’yi ismiyle hedef alan bir belge hazırlatır mısınız? Genelkurmay’ın dinlendiği, belgelerin havada uçuştuğu bir dönemde böyle bir şeyi yaptırmak mantıklı mı?
6. Bir iddia da, Genelkurmay Başkanı ya da İkinci Başkanı’ndan habersiz olarak, birimin başı Albay Dursun Çiçek’in bu belgeyi hazırladığı şeklinde… Siz Albay Çiçek olsanız, böyle bir belgeyi hazırlar mısınız? Diyelim hazırladınız, Ergenekon sanıklarından birinin avukatına ulaştırır mısınız? Ya da belgenin, Ergenekon sanıklarından birinin avukatına ulaşacak bir yol bulmasına olanak verir misiniz?
Taraf gazetesi, “İrticayla mücadele planı” başlıklı belgeyi “AKP ve Gülen’i bitirme planı” başlığıyla haberleştirdi. Ve kıyamet koptu.
Ancak, yukarıdaki 6 saptama da gösteriyor ki, işin aslı iddia edildiği gibi çıkmayacak. Belgenin Haziran ayında ortaya çıkması bile yeterince anlamlı. Haziran, Türkiye’de 30 Ağustos’a giden süreçtir; YAŞ’tır… Haziran devlet mekanizması açısından da kritiktir. Valiler Kararnamesi, Emniyet Müdürleri Kararnamesi Haziran ayında açıklanır.
Gelelim, yazıya başlarken yaptığımız saptamaya… Yani belgenin, “Anayasa Mahkemesi” ile ilgili olduğuna… Açalım.
Anayasa Mahkemesi, 2 yıl önce, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın AKP’yi kapatma istemli davasında hangi hükme varmıştı? 7’ye 5 oyla, “AKP, laiklik karşıtı odak” olmakla hüküm giymemiş miydi? Yani AKP, “irticanın odağı” olmakla hüküm giymemiş miydi?
Ciddi devletler, Anayasa’sının değişmez maddelerini değiştirmeye çalıştığına hükmettiği partileri kapatır. Biz kapatamadık!
Hangi kahveye gitseniz, en az bir masada milletin “AKP’den kurtulma planı” yaptığını görürsünüz! Anayasa Mahkemesi, bir partinin hem irticanın odağı olduğuna hükmeder, hem de bu devleti yönetmesine devam etmesini sağlarsa, her yerden belge çıkar! Her yerden…
Bu belgelerden bir kısmı, kahvehanedeki vatandaşın “AKP’den kurtulma planı” yani geleneksel ismiyle “memleketi kurtarma sohbeti” çıkışlı olur. Bir kısmı da, devleti ve orduyu yıpratma amaçlı olur! Okyanus ötesi çıkışlı olur!
Devlet devlet ise süreci analiz eder ve sorunu çözer! Çözmezse kendi çözülür!
Millet de millet ise bu sorunu TBMM bünyesinde çözer! Başka yere havale etmez!
Mehmet Ali Güller
17 Haziran 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder