8 Temmuz 2009 Çarşamba

İrticayla mücadele görevi rafa kalkamaz!


TSK’ya yönelik “kağıt parçası” tertibi kısmen geri tepti.
Tertipte kullanılanın “belge değil, kağıt parçası” olduğu kesin olarak saptandı. Askeri savcılık, “kâğıt parçasının” sivillerce ve karargâh dışında imal edildiğini de saptadı. Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, TSK’ya yönelik “asimetrik psikolojik harekât” uygulandığını, bunun Türkiye’nin bekasını ilgilendirdiğini, TSK’ya yönelik fitne-fesat yapıldığını da saptadı.
Ancak Türkiye’nin bekasını asıl ilgilendiren, fitne fesadı kimlerin yaptığını, asimetrik psikolojik harekâtı kimlerin uyguladığını saptamak ve milletin önüne getirtmektir!
Öncelikle sonuçları bakımından tertibin temel amacını belirtelim.
TSK’ya sızmadan, TSK’yı “hizaya sokmadan”, TSK’yı bölmeden ne ABD planları uygulanabilir ne de ABD’ye göbekten bağlı Cumhuriyet düşmanı kesimler, Türkiye’de gerçekten iktidar olur! Bu, Cumhuriyeti korumak bakımından da esas alınacak formüldür.
Tertibin 3 hedefi vardı:
1. Tertipçiler, TSK’yı “irticaya karşı mücadele” edemez hale getirmeye çalıştı. Türkiye, sahte olduğu daha ilk günden belli olan bir kâğıt parçasını iki hafta tartıştı. Ve bu süreç içerisinde öyle bir psikolojik harekât uygulandı ki, vatandaşın gözünde “irticaya karşı mücadele bir görev değildir, hele askerin hiç görevi değildir” izlenimi verilmeye çalışıldı. Belge de işte tam bu amaçla, göstere göstere sahte hazırlanmıştı!
Anayasa Mahkemesi’nin “irticanın odağı” olduğuna hükmettiği AKP’ye karşı mücadele planı hukuken de, siyaseten de yapılamaz fikri, kafalara işlenmeye çalışıldı!
2. Hükümet, gece yarısı operasyonuyla askere sivil yargı yolu açtı! Burada iki amaç var. Birincisi, Ergenekon tertibine dâhil ederek Türk subaylarını teker teker içeri atarak, etkisiz kılmak! İkincisi, AKP’nin Yüksek Askeri Şura’da şerh koyduğu, irticacı subayların atılması konusunun yargıya götürülmesi! Böylece cemaatin yıllardır beceremediği TSK’ya sızma hedefi de gerçekleşmiş olacak!
3. Türk Ordusu, milletinin gözünde zayıf düşürülmeye, zayıf gösterilmeye çalışıldı! Tertipçilerin denklemi basit: “TSK 27 Nisan’la yol verdi, millet alanlara doldu. TSK etkisiz kılınınca, zayıf gösterilince, millet alanlara çıkmaya korkacaktır!”
En başta, “TSK’ya yönelik ‘kağıt parçası’ tertibi kısmen geri tepti” demiştik! Süreci TSK ve milli kuvvetler açısından da analiz etmeli, hataları görmeliyiz.
Tertipçi tertibi açığa çıkarır mı?
Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un, “tertipçilerden tertibi açığa çıkartmalarını” istemesini “Türkiye’nin bekası” açısından yorumlamalıyız.
Org. Başbuğ, “kağıt parçası”nın nerede ve kimlerce hazırlandığını Emniyet ve MİT’e sordu. Bu konuyu yorumlayanların bir kısmı şöyle söylüyor: “Kâğıt parçası karargâhta değil, dışarıda hazırlandığına göre, yetki askeri savcılığın olamaz. Sivil savcılığın göreve çağrılması normaldir”.
“Türkiye’nin bekası” sayılan bir tertibin açığa çıkarılması için, tanımlı görevlere göre mi hareket edilir? Genelkurmay istihbaratı tertibi açığa çıkaramıyor mu? Tertibin kaynağını millete söylemek, Genelkurmay’ın görevi değil midir?
TSK, 3 yılda “tanımaz” hale gelmiştir
Öte yandan “20 hâkim albayı getirin buraya, hangisi Genelkurmay Başsavcısı tanımam” demek, “askeri savcılık bağımsız değildir” diye saldıranlara karşı verilebilecek bir yanıt mıdır?
TSK, 3 yılda “tanımaz” hale gelmiştir! Şemdinli tertibindeki astsubayı “tanıma” cesareti gösteren komuta etme zihniyeti, önce Ergenekon tertibiyle içeri atılan generalini tanımayan komuta zihniyetine dönüşmüş, şimdi de başsavcısını bile tanımaktan kaçınır olmuştur!
MGK tasfiye mi ediliyor?
AB uyum yasaları eliyle MGK’ye birkaç tırpan vurulmuştu. MGK Genel Sekreterliği askerden alındı, MGK’nin “tavsiye kararı”, “değerlendirme”ye dönüştürüldü, Başbakan yardımcıları MGK üyesi yapıldı vs.
Ancak son MGK toplantısı ile dikkat çeken bir görüntü oluştu.
Biliyorsunuz, son MGK, tek satırlık sonuç bildirisine rağmen 7.5 saat sürdü. MGK’den sonra ise Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve iki bakan bir “zirve” yaptı!
7.5 saat süren toplantıda halledilemeyen, başka bir zirve yapılmasına gerek bırakan sorun neydi?
3 kuvvet komutanı ile 1 genel komutanın da yer aldığı MGK’de çözülemeyip de, toplantıya 4 komutansız devam edilmesine neden olan neydi?
Mutlaka yanıtlanması gerekiyor!
Ya diğer kağıt parçaları?
Albay Çiçek’in, “belge değil kağıt parçası” saptamasıyla tutukluluk hali sona erdirildi.
“AKP ve Gülen’e karşı mücadele planı” kağıt parçası da, “MİT şeması”, “Tuncay Güney mülakatı” ne?
Peki, MİT müsteşarının bile “deli saçması” dediği şema nedeniyle hâlâ içeride yatanlar ne olacak?
Sonuç
“Görevimi kazasız belasız tamamlayıp, devredip emekli olayım” görüntülü son dönem, “Türkiye’nin bekasına” yönelik saldırıları daha da cesaretlendirmekte, daha da büyütmektedir.
Atatürk’ün dediği gibi, “milletin bağımsızlığı ihlal edilirse, bunun vebali subaylara ait olacaktır”.

Mehmet Ali Güller
7 Temmuz 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder