Kaldı ki, PKK lideri Murat Karayılan’ın, daha birkaç gün önce, yeni Radikal’e verdiği röportajda “Bizden kaynaklanan hatalar oldu, siviller öldü. Bunlar için gerekirse özür dileriz” demesi, Taksim faili konusunda PKK ihtimalini zayıflatıyor.
Ancak, her halükarda, PKK’nın bazı unsurları Taksim saldırısına imza atmış olabilir. Neden mi? Henri Barkey, 31 Ağustos 2010 tarihli, Foreign Policy’de yer alan “Türkiye’nin sessiz krizi” başlıklı raporunda ne demişti?
Barkey, İstanbul’un dünyada Kürt nüfusun en fazla olduğu şehir olduğunun altını çizmiş ve “ayaklanmanın” bölge ile sınırlı kalmayacağını yazmıştı. Barkey, “etnik gruplar arası çatışmanın, Türkiye’yi alt üst edebileceğini” belirtmişti.
Özetle, ABD, yeni dönem için “etnik çatışma” sopasını sallayacağını açıkça ortaya koymuş ve Ankara’yı tehdit etmişti!
Ancak daha önemlisi, Taksim saldırısının, İngiliz Daily Telegraph gazetesinin yayımladığı “ABD, Türkiye’yi kapalı kapılar ardında uyardı” şeklindeki haberle çakışmasıydı.
Habere göre, hem ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, hem de ABD Savunma Bakanı Robert Gates, füze kalkanı konusunda görüştükleri Türk yetkilileri, “tavırlarını belirlemeleri” için gizlice uyarmışlardı!
Acaba ABD nezdinde “gizli uyarılar” dışında, bazı “açık uyarılara” da mı ihtiyaç vardı?
Hele de ABD’nin en yakın müttefiklerinden dahi, zor taleplerini gerçekleştirmek için bu tip eylemlere imza attığı gerçeğini göz önünde bulundurursak…
TSK’nın sınırdışı harekatını engellemek için Gazi Mahallesinde provokasyon yapan, peşmerge liderlerinin Bağdat’ın otoritesinden çıkmasına engel olduğu için Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’i katleden, Muavenet fırkateynimizi bombalayan, CASA uçağımızı düşüren, ülkemizi hedef aldığı “binyılın meydan okuması” tatbikatını yapan, 1 Mart tezkeresinin intikamını almak ve Kuzey Irak’taki Türk askerini sınırdışı etmek için 11 subayımıza çuval geçiren ABD’nin bu konudaki sicili zaten oldukça kabarıktır!
Mehmet Ali Güller
1 Kasım 2010
1 Kasım 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder