1 Ağustos 2009 Cumartesi

“Kürt açılımı” değil, ABD’nin kukla devleti!

Hürriyet Gazetesi’nin en liberal yazarı Cüneyt Ülsever de yazıyor artık; “Kürt açılımı değil, Kuzey Irak açılımı” diye… Önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, daha da somutlaştırırsak, “Kürt açılımı değil, ABD’nin kukla devleti”!
Tekrar olacak ama altını çize çize bir kez daha yazalım: AKP’nin “Kürt sorunu”nu çözmek diye bir derdi yok. AKP, ABD’nin planlarına göre konumlanıyor.
Nedir o plan?
Emperyalizm deri değiştirdi
ABD, Bush’lu dönemde BOP konusunda istediği oranda ilerleyemedi, hatta yer yer yenilgiler aldı. “Biraz zenci, biraz Müslüman, biraz Hüseyin” olan bir başkanla emperyalizm deri değiştirdi. Washington “Vision 2020”ye devam edebilmek için BOP’ta revizyon yaptı: Irak yerine merkeze Afganistan-Pakistan hattını aldı. ABD, Irak’tan çekilirken de, 1992’de 36. paraleli çizerek inşasına resmi olarak başladığı kukla devletini yaşatacak bir yol izliyor.
Nedir o yol?
“Türkiye himayesinde Kürdistan Planı”
Türk-Arap-Pers kuşatması arasındaki Kürtlerin “bağımsız bir devlet” kurabilmeleri jeopolitik nedenle de mümkün değil. (Örneğin ABD, kukla devleti Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açma planını, “Kamışlı Ayaklanması” ile başaramamıştı!) ABD’nin kukla devletini yaşatabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye’nin himaye ettiği, resmi ilanına itiraz etmediği, ekonomik olarak beslediği, petrolüne geçit verdiği bir kukla devlet yaşayabilir ancak bu coğrafyada.
İşte olan biten de aslında budur. Yani ABD kukla devleti yaşatmak için, Ankara’nın önüne “Türkiye himayesinde Kürdistan Planı”nı getiriyor. (Planın tarihiyle ilgili yazılarımıza Oda Tv’nin arşivinden ulaşabilirsiniz).
Washington, planı Türkiye’ye kabul ettirebilmek için de Türkiye’nin önüne iki “havuç” koyuyor:
1. PKK’nın tasfiyesi (“PKK’nın tasfiyesi” gündemde olsa bile ABD, PKK’dan hiçbir zaman tam olarak vazgeçmeyecektir. Bu konuyu bir başka yazımızda analiz edeceğiz.)
2. Kuzey Irak petrolleri
Havuçları yememekte ısrar eden Türkiye’ye gösterilen sopalar nedir peki?
1. Washington, 1986’dan beri Ankara’ya şu mesajı veriyor: “Ya Türkiye kukla devleti himaye edecek, ya da kukla devlet Türkiye’ye rağmen kurulup Türkiye’yi bölecek!”
2. Washington, 1999’da teslim ettiği Apo’ya rağmen, dönem dönem PKK’yı palazlandırıp saldırtarak, Ankara’ya sopa gösteriyor.
3. Washington, siyaseten önünü açtığı DTP’yi Ankara’ya karşı sopa olarak kullanıyor.
PKK ve DTP’nin Washington açısından bazen sopa bazen havuç olarak kullanıldığını da dikkatinize sunuyoruz. (Bölge tarihini incelediğinizde göreceğiniz ilk çıplak gerçek şudur: 20. yüzyıl boyunca önce İngiltere, sonra da ABD “Kürtleri” kullanmış, silahlandırmış, ayaklandırmış; işler ters gidince de yüzüstü bırakıp kaçmıştır.)
Havuçları yedirtmek için uygulanan yöntemler nelerdir peki?
1. Türk Devleti 1999’da AB kapısına bağlandı. Böylece Türkiye’nin Avrasya’ya yakınlaşması engellendi, Atlantik bağı korundu, üye olabilme ihtimali üzerinden alınan tavizlerle zayıflatıldı, devleti devlet yapan kurumları birer birer ortadan kaldırıldı, özelleştirmelerle ekonomisi çökertildi.
2. ABD “hedef ortaklığı” yapacak uygun bir partiyi (AKP’yi) 2002’de yola çıkardı.
3. Ergenekon tertibiyle sürece direnen milli kuvvetler ve en başta Türk Ordusu, dalgalarla “sürekli saldırı” altında tutuldu.
4. “Kürt meselesine karşı Ermeni meselesi; Ermeni meselesine karşı Kıbrıs meselesi” denklemleriyle, Türk Dış Politikası “kontrol altına” alındı. Bu durum da millete “stratejik derinlik” diye yutturuldu!
Türklerin ve Kürtlerin tarihi görevi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2009’u “Kürt meselesinin çözüm yılı” ilan etmesi, “tarihi fırsat”ın bulunduğunu belirtmesi; Başbakan Erdoğan’ın “Kürt açılımını başlattık” mesajları, Washington’un planının sadece izdüşümüdür!
Hükümetin “Kürt açılımı”nı bir türlü somutlaştıramaması, deyim yerindeyse “açılımı” bir türlü “açamaması” yukarıda özetlediğimiz planın içeriği gereğidir. Bu planı “açılım” diye yutturamayacaklarından, alıştıra alıştıra enjekte ediyorlar topluma…
Önce modeller sürdüler piyasaya…
PKK İspanya ve İskoç modellerini, DTP Kosova modelini, AKP de Cezayir modelini önerdi! Ancak tüm modellerin aslında ABD modeli, yani “ayrılık modelleri” olması ve AKP’yi zayıflatması nedeni ile isim değişikliğine gittiler.
Sorunu çözmek için öyle bir “Türkiye modeli” uygulayacaklarmış ki, dünya örnek alacakmış!
Sorunun iki çözüm modeli var:
1. “Ayrılık” hedefli ABD modeli
2. “Birlik” hedefli Kurtuluş Savaşı modeli
85 yıl önce sınanmış “Kurtuluş Savaşı modelinde ısrar etmek, Türklerin ve Kürtlerin tarihi görevidir!

Mehmet Ali Güller
31 Temmuz 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder