Foreign Policy dergisine konuşan Cumhuriyetçi Senatör Sam Brownback’in sözcüsü, geçen ay Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde Ankara’ya Büyükelçi olarak atanmasına olumlu karar verilen Francis Ricciardone’nin atamasının durdurulduğunu belirtti. (http://thecable.foreignpolicy.com/posts/2010/08/12/republicans_reject_obama_s_turkey_envoy) Foreign Policy’e göre, sadece Senatör Brownback değil Cumhuriyetçilerin tamamı Riciardone’ye karşı. Dergiye konuşan bir Cumhuriyetçi Parti danışmanı şöyle söylüyor: “Böyle bir zamanda böyle hassas bir pozisyon için Ricciardone yanlış isim. Obama yönetiminin bunu görüp atamayı teyit etmemesini ve daha iyi birilerini aday göstermesini umuyoruz”.
Dergi, teknik olarak Obama’nın, Kongre’nin tatile girdiği dönemde Ricciardone’yi atayabileceğini ve Senato’daki teyit oylamasını baypas edebileceğini belirtiyor. Ancak bu durum hem daha büyük bir krize neden olacak, hem de Ricciardone sadece Ocak ayına kadar kısa süreliğine görev yapabilmiş olacak.
Dergi ayrıca ABD’nin, Türkiye’ye yaklaşımını yeniden değerlendirme çalışmaları yaptığına dikkat çekti.
ABD DIŞİŞLERİ’NDE GİZEMLİ TÜRKİYE TOPLANTISI
Öte yandan Foreign Policy’nin dikkat çektiği bu çalışmalarla ilgili çok önemli bir toplantı gerçekleşti ABD Dışişleri Bakanlığı’nda…
Hillary Clinton’ın başkanlık ettiği toplantıya, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Jack Lew, bakanlığın siyaset planlama direktörü Anne-Marie Slaughter, Avrupa ve Avrsya işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı Philip Gordon ile diğer yetkililer katıldı. (gazetevatan.com, 13 Ağustos 2010)
Bakanlık Sözcüsü Mark Toner, günlük basın brifinginde, ABD’nin dış politikası açısından büyük önem taşıyan belirli konularda bakanlık içinde her zaman toplantılar yapıldığını, Türkiye hakkındaki toplantının da bunlardan biri olduğunu söyledi.
Toplantının bakanlığın siyaset planlama dairesi tarafından gündeme konulduğunu belirten bir yetkili ise “Toplantının nihai amacı, ‘Doğru yönde mi ilerliyoruz? Ele alabileceğimiz başka alanlar var mı?’ gibi soruların değerlendirilmesi. Bunlar, ‘neredeyiz, nereye gitmeye ihtiyacımız var?’ sorularının analizinin yapılmasına çalışılan, politikamızın ne olduğuna bakılan olumlu toplantılar” diye konuştu. Aynı yetkili, “toplantı, bir tür politika değişikliğinin işareti mi” sorusuna ise “hayır” yanıtı verdi! (gazetevatan.com, 13 Ağustos 2010)
CEZALANDIRICILARLA ÖDÜL TAKTİKÇİLERİNİN MÜCADELESİ
Peki, ABD Yönetimi’nin Türkiye konusunda özel toplantılar yaptığı böylesi bir dönemde, Ricciardone üzerinden nasıl bir saflaşma yaşanıyor?
Bu soruya yanıtın ip uçlarını, Ricciardone’nin atamasıyla ilgili geçen ay Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde yapılan oylama sırasında yine Foreign Policy Dergisi’nde çıkan ilginç bir yorumda bulabiliriz.
Dergi, o zaman da var olan Ricciardone tartışmasının, Türkiye’yle ilişkilerin, bu hassas dönemde nasıl sürdürülmesi gerektiği tartışmasından kaynaklandığını belirtmişti. Foreign Policy’e göre Ankara’yı “cezalandırmak” isteyenler için Ricciardone yanlış, “ödül taktiğini” kullanmak isteyenler için doğru seçimdi!
ABD’NİN MISIR YENİLGİSİNİN SORUMLUSU RICCIARDONE Mİ?
Cumhuriyetçilerin Francis Ricciardone’ye ilişkin itirazlarının temelini Kahire Büyükelçiliği görevi (2005-2008) sırasında yaşananlar oluşturuyor. Büyük Ortadoğu Projesi BOP çerçevesinde “Arap Baharı” olarak tanımlanan dönemde, Mısır dahil pek çok ülkede rejim değişikliği yaşanacağı beklentisi oluşmuştu. Hatta dönemin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Kahire Amerikan Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’ten reform yapmasını istemişti!
Ancak ABD’nin tüm bu uğraşları, birkaç ay sonra Mısır seçimlerinde yaşanan yolsuzluklar nedeniyle boşa çıktı. BOP çerçevesindeki bu ağır yenilgi dolayısıyla kabak Kahire Büyükelçisi Ricciardone’ye patladı. Dönemin Ulusal Güvenlik Konseyi üst düzey danışmanı Eliot Abrams, “Büyükelçi’den Mısır’daki çabalarımız konusunda heves ya da enerji göremedik” şikâyetinde bulundu!
BOP BAŞARISIZLIĞI ABD’Yİ BÖLÜYOR
Sonuç olarak ilerleyemeyen Büyük Ortadoğu Projesi BOP, ABD içinde gittikçe daha keskin saflaşmalara neden oluyor.
Bu saflaşmalar belli başlı olarak son dönemde, Obama’nın Clinton’un kızının düğününe davet edilmemesi, Afganistan Komutanının görevden alınması, 92 bin belgenin internete sızması, Washington Post’ta “ABD istihbaratı kontrolden çıktı” anafikirli yazı dizisi yayımlanması, Mali Piyasalarla ilgili yasa tartışması, Sağlık Reformu paketi kavgası, Beyaz Saray istifaları olarak kamuoyuna yansıdı…
Saflaşma daha da derinleşecek…
Mehmet Ali Güller
13 Ağustos 2010
13 Ağustos 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder