Son iki gündür yaşananlar bile, kolay kolay telafi edilemeyecek önemdedir.
KIBRIS
“Kıbrıs Rum Kesimi’nde yüzlerce Apoel taraftarının saldırısına uğrayan Pınar Karşıyakalı basketbolcular, sığındıkları soyunma odasında saatlerce mahsur kaldı. Lefkoşa’nın Rum kesimindeki spor salonunda oynanan maçın ardından Türkiye aleyhine sloganlar atan yüzlerce Apoel taraftarı tribünlerden sahaya indi. Taş ve sopalarla Pınar Karşıyakalı sporculara saldıran fanatik Rumlar, soyunma odasına sığınan takımımızı saatlerce içeride mahsur bıraktı. Salondaki 3 bin kişiye karşı sayıları 10’u ancak bulan Rum polisleri, taraftarlara engel olmakta yetersiz kaldı”. (1)
Rum Kesimi yönetiminin, gerginlik içinde geçeceği belli bir karşılaşmada sadece 10 kadar polis görevlendirmesi, zaten niyetleri ortaya koymaktadır! Kaldı ki, taraftarların maçtan günler önce, şu ifadelerle saldırıya hazırlandıkları ortadayken: “ ‘Hep birlikte Yunan ruhunu köpeklere göstereceğiz’, ‘Buradan canlı çıkış yok’, ‘Yunanlıların kim olduğunu hatırlama vakti geldi’”. (2)
Bu arada sporcularımızı karşılayan Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın, “yaşananlar, Rum kesiminin adil, kalıcı bir uzlaşmayla bir arada yaşama isteğinde olmadığını bir kez daha ortaya koydu” (3) şeklindeki açıklaması, Kıbrıs’ta sekiz yıldır “ver kurtul” siyaseti izleyen AKP’nin dış politikasındaki başarısızlığının itirafı oldu!
Bir başka başarısızlık itirafı da AKP’nin spordan sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak’dan geldi: “Eğer biz Avrupa Birliği’nde bu zihniyette ülkelerle bir arada olacaksak, ben AB’ye girmeyi istemiyorum”! (4)
YUNANİSTAN
AKP hükümeti, taviz üzerine taviz vererek, Yunanistan’ın FIR hattı ihlalini engellemeye çalıştı. Atina ise tavizler karşısında, geri adım atmak şöyle dursun, gittikçe pervasızlaştı. Hükümetin FIR hattına umut için ürettiği yeni taktik ise tam bir diplomasi skandalı:
“Türk Hava Kuvvetleri'nin 100. kuruluş yıldönümü kapsamında 13-24 Haziran tarihleri arasında Konya’da düzenlenecek Anadolu Kartalı Tatbikatı’na Yunanistan Hava Kuvvetleri ilk kez davet edildi”. (5)
ERMENİSTAN
AKP’nin Azerbaycan’la “kardeşliği” hiçe sayarak ABD’nin isteği doğrultusunda uyguladığı “Ermeni Açılımı”, duvara çarpmış durumda. AKP açılımı ile sırasıyla uygulanan kilise ve müze jestlerinin, Azeri bayrağı yasaklamanın, protokol imzalamanın bedeli sadece Azerbaycan dostluğunun bozulması olmadı elbette…
Ermenistan, “dünyanın en etkili savunma sistemlerinden biri olarak kabul edilen S-300 füzelerine sahip olduğunu” açıkladı. (6)
Dahası, Türkiye’yi AKP üzerinden Ermeni Açılımı’na mecbur eden ABD, şimdilerde yeniden sözde soykırım iddiasını Ankara üzerinde kılıç gibi sallamaktadır. Türkiye birkaç gündür, ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’nun, tasarıyı oylayıp oylamayacağıyla ilgili hop oturup, hop kalkmaktadır.
Üstelik Beyaz Saray bir açıklama yaparak, ABD Başkanı Obama’nın, Erdoğan’ın gönderdiği “tasarı gündeme alınmasın” şeklindeki mektupla ilgili Genel Kurul nezdinde bir girişimde bulunmadığını da açıkladı!
IRAK
AKP iktidarı öncesi, Türkiye tarafındaki muhatabı en fazla Albay rütbesinde olan Celal Talabani, ABD’nin desteğiyle Irak Cumhurbaşkanı oldu ve Türkiye’nin iç politikasına müdahale etme noktasına kadar ulaştı. AKP’nin defalarca kırmızı halı sererek Ankara’da ağırladığı Talabani, şimdi de Ankara’daki “demokratik özerklik” tartışmasına “ağabey” olarak ağırlığını koymaya geldi. Talabani, “demokratik Özerk Kürdistan” kararı alan Demokratik Toplum Kongresi’nin eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile görüştü.
Görüşmenin ardından kameraların karşısına geçen Ahmet Türk’ün sözleri, aslında Talabani’nin AKP üzerindeki “ağabey” rolüne işaret ediyordu: “Barışın sağlanması konusunda, önemli bir misyona sahip olan bir cumhurbaşkanı. Yine Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözümü konunda büyük çaba içinde olduğunu görüyoruz. Tabii ki barışçıl bir sürecin gelişmesi için bugün yapacağı çalışmaların Türkiye'nin barışına yönelik katkılar sunacağına inanıyoruz”. (7)
Türk devletine rest çeker gibi yapılan bu görüşmelerin geldiği noktayı, herhalde en iyi Aysel Tuğluk’un, Talabani’ye, Abdullah Öcalan’ın selamını ilettiğini söylemesi gösterdi!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile 1.5 saatlik zirve yapan Talabani, NTV’ye önemli açıklamalar yaptı. “Kürt Açılımı tarihi fırsattır” diyen Talabani, “iki dillilik, kültürel zenginliktir” (8) demeyi de ihmal etmedi! Sürece müdahil olan Talabani, yetinmeyip, “çözüm için elinden geleni yapacağını” belirtti!
Bu arada, ana muhalefet partisi CHP’nin büyük suskunluk içinde izlediği sürece, AKP’den de “dolaylı destek” geldi! AKP, “BDP-DTK-PKK”nın “demokratik özerk Kürdistan” ilanına, “Cizre ve Yüksevova’yı il yapma” (9) açılımıyla harç sağladı!
SONUÇ
Atanmış Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “komşularla sıfır sorun” isimli dış politikasının geldiği yer burası…
Ancak AKP’nin uygulamaları, Türkiye’yi hem içte, hem de dışta, yamaçtan aşağı yuvarlanan bir kayaya, taşa dönüştürmüş durumda…
Türkiye dümensiz bir şekilde, uçuruma yuvarlanıyor…
KAYNAKLAR:
1 www.hurriyet.com.tr, 22 Aralık 2010
2 www.ntvmsnbc.com, 22 Aralık 2010
3 www.htspor.com, 22 Aralık 2010
4 www.milliyet.com.tr, 22 Aralık 2010
5 Cumhuriyet, 21 Aralık 2010
6 www.gazetevatan.com, 21 Aralık 2010
7 www.haberturk.com, 22 Aralık 2010
8 www.ntv.com.tr, 22 Aralık 2010
9 Milliyet, 22 Aralık 2010
Mehmet Ali Güller
22 Aralık 2010
22 Aralık 2010
Türkiye'nin komşu ülkelerle yaşanmışlıklara vermiş olduğunuz örnekler gerçek olmakla beraber Türkiye'nin dış politakısını yazınızın sonuç kısmında belirtmiş olduğunuz şekilde olduğuna inanmıyorum.
YanıtlaSilÖncelikle komşularla sıfır sorun sadece bir hedef, bunun olmayacağını Davutoğlu'da biliyor. Türkiyenin Yunanistan ve Ermenistan için şuanda izlemiş olduğu politika uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye'nin komşularına karşı önyargılı olmadığı, barışı istediği fakat asıl problemin komşu ülkelerden kaynaklandığını göstermesi. Fakat İran, Irak ve Suriye için izlediği politika ise Ortadoğu liderliği için atılan adımlar. Ve bunda da çok başarılı olduğuna inanıyorum. Buna Obama'nın son ay içerisinde Erdoğan'ı telefonları aramaları ispat eder.