18 Haziran 2010 Cuma

DAVUTOĞLU VE WILSON PRENSİPLERİ

Büyük Ortadoğu Projesi emperyalist bir proje olması bakımından asla yeni değildir. Çünkü son tahlilde BOP, ABD’nin dünya liderliği projesidir. Bugün ABD’nin küresel liderlik hedefinin ismi olan ve milli devletleri hedef alan bu proje, geçen yüzyılda da yine ABD’nin küresel liderlik hedefleri için vardı ama o çağın devletleri olan çok-milletli devletleri hedef alıyordu; en başta da Osmanlı devletini…
Projenin uygulayıcısı da ABD Başkanı Woodrow Wilson’du. Wilson, 21 Ocak 1918’de, yani Osmanlı devletini paylaşım esasına dayalı 1. Dünya Savaşı’nın bitiminde, Paris Barış Konferansına giderken yanında 14 maddelik bir program ve aşağıda gördüğünüz haritayı götürmüştü… Wilson’un yanında götürdüğü program, Konferanstan 13 gün önce, 8 Ocak 1918’de açıkladığı ve tarihe Wilson prensipleri olarak geçen 14 maddeydi.
Prensiplerin 12. Maddesi Osmanlı Devleti’ni bölme-parçalama maddesiydi: “Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk olan kısımlarına egemenlik hakkı tanınmalı fakat Türk olmayan halklara bağımsızlık verilmelidir”. Wilson bu maddelerle de yetinmemiş ve 11 Şubat gününden başlayarak verdiği bir dizi deklarasyonla programını derinleştirmiştir.
Wilson’un bizi yakından ilgilendiren bir başka yönü de İstanbul’da 4 Aralık 1918’de kurulan “Wilson Prensipleri Cemiyeti”dir. Pek çok Osmanlı “münevverinin” kurduğu bu cemiyetin temel hedefi Amerikan Mandası sağlamaktı! Öyle ki, Sultanahmet Mitingi sonrası Osmanlı münevverleri Wilson’a telgraf çekiyor ve “bugün bizi savunmanız gerekiyor” diyordu.
Ne var ki, Milli Kurtuluş Savaşı ile mandacılık da, Wilson’un Sevr’e dayanak olan haritası da, etnik ayrımcı 12. maddesi de çöpe atılıyor ve bu topraklarda bir “millet” doğuyordu: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir”.
Neden mi anımsattık tarihin bu siyah sayfasını?
Açalım:
DAVUTOĞLU’NA WİLSON ÖDÜLÜ
“ABD ile ilişkilerimizde altın bir işbirliği dönemi var” dedikten sonra Dışişleri Bakanlığı’na atanan Ahmet Davutoğlu, Wilson adına kurulu bulunan Woodrow Wilson Uluslararası Düşünce Merkezi’nden ödül aldı! Hem de “eksen kaydı” denilen şu günlerde..!
Davutoğlu’na ödülü “Kamu Hizmeti” dalında verildi! Wilson Merkezi Başkanı Hamilton ödül açıklamasında şu sözlerle övdü Davutoğlu’nu: “Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenmesinden bu yana, Türkiye’nin dış ilişkilerinin gelişimini hızlandırdı, uluslararası görüşmelerdeki konumunu yükseltti. Türkiye’nin dünyadaki ve bölgesindeki önemini arttırdı ve Türkiye’nin bölgesi ile ilişkilerini güçlendirmesini destekledi. Doğu ile batı geleneklerini kucaklamanın önemine dair keskin anlayışla birleşen başarıları, ona hatırı sayılır ün kazandırdı”.
ORTADOĞU BİRLİĞİ, BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ’DİR!
Davutoğlu’nun başarısı (!) her şeyden önce Erdoğan’ın eşbaşkanlığını yaptığı BOP’un bölge faaliyetlerini kotarmasından geçti. BOP’un en önemli bölge faaliyeti de kuşkusuz kimilerinin “yeni-Osmanlıcılık” dedikleri ama aslında BOP’un ta kendisi olan “Ortadoğu Birliği”dir!
Bildiğiniz gibi Türkiye-Suriye-Ürdün-Lübnan dörtlüsü geçtiğimiz günlerde, Davutoğlu’nun ismini Ortadoğu Birliği koyduğu, “serbest ticaret bölgesi” kurdu. Birliğin diğer üyesi ise Kuzey Irak’tır! Davutoğlu Ortadoğu Birliği’nin ilanından hemen önce Barzani ile “tam ekonomik entegrasyon” anlaşması yaptı. Hedef, siyasi entegrasyon! Böylece BOP’un temel hedefi olan “Türkiye himayesinde Kürdistan” planı gerçekleşmiş olacak!
Davutoğlu, Ortadoğu Birliği’nin önşartı olarak şu sacayağının kotarılmasını sağladı öncelikle: “İsrail’le kontrollü gerilim”, “Araplarla zoraki dostluk” ve “İran’a manevra daraltma”.
Bu sacayak Obama’nın Erdoğan’a 13 Nisan 2010 zirvesinde çizdiği hedefle uyumluydu: “Türkiye’nin Ortadoğu’da önemli bir oyuncu olmasını ve bu konuda işbirliği yapmasını istiyoruz”.
Bu sacayak, Davutoğlu’nun altını çizdiği “Türkiye, küresel yeni düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri yeniden kurarak katkıda bulunacak” söylemiyle tam uyumluydu.
Erdoğan ve Davutlu ikilisi bu hedef doğrultusunda bir yandan Arap dostluğu kazanabilmek için İsrail’le gerilimi tırmandırdı, bir yandan bölge liderliğine soyunabilmek için İran’dan rol çaldı, bir yandan da İran’la dirsek teması içinde Tahran’a diplomatik kontrol uyguladı ve manevra alanını daralttı.
Ancak…
Bu topraklara böylesi projelerin dar geleceği tarihin öğrettiği en önemli gerçektir. Çizilmeye çalışılan BOP haritası, yüzyıl önce çizilen Sevr Haritası gibi, Wilson haritası gibi çöpe atılacak ve günümüzün Wilsoncuları da geçen yüzyılda olduğu gibi kaybedeceklerdir.

Mehmet Ali Güller
18 Haziran 2010

1 yorum:

  1. Bu Wilson prensipleri,Leninizmin Ulasların kendi kaderlerini tayin hakkı teorisinin Kapitalizme uyarlanma biçimi... Yani bir arada yaşayan halkların gücünü kırmak adına, böl-parçala-yönet şekline dönüşmüş şekli değil midir? Ve bu ödülün Davutoğlu'na verilmesi çok normal değil mi?

    YanıtlaSil