18 Ekim 2009 Pazar

ABD’nin İsrail yerine AKP kartı

Anadolu Kartalı tatbikatının, İsrail’in de katılacağı uluslararası bölümünün bu yıl iptal edilmesi, İsrail’le yeni bir kriz çıkardı. Başbakan Erdoğan, durumu “halkımızın sesine kulak verdik” diyerek açıkladı.

AKP'nin iktidarı JİNSA’dan geçti
AKP’nin İsrail karnesindeki sadece iki olay bile, krizin kaynağının, belirtildiği gibi Filistin meselesi olmadığını gösterir. Çünkü bu iki olay, aynı zamanda Erdoğan’ın iktidar olabilme ve iktidarda tutunabilmesindeki önemli iki faktördür:
1.. Erdoğan’ın 3 Kasım seçimleri öncesinde yaptığı 16 Temmuz 2002 tarihli ABD ziyareti ve JINSA (Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü) temasları, bir bakıma iktidarının da önemli bir adımıdır!
2.. Yine Erdoğan’ın Ocak 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “Yahudi cesaret ödülü” olan “Davut Boynuzu”nu alması, kritik bir süreçte AKP’nin iktidarını sağlamlaştırmıştır! Bu ödülü alan tek Müslüman’ın da Tayyip Erdoğan olduğunu belirtelim.
Yine Davos’da yaşanan “one minnute draması” sonrasında AKP hükümeti, Suriye sınırımızdaki mayınlı arazileri 49 yıllığına İsrail’e vermek istemiş, buna karşı çıkanları da Başbakan Erdoğan “Yahudi düşmanlığı” ile suçlamıştı!
AKP’nin Müslümanlık üzerinden “Filistinli çocukların gözyaşı” söylemleri ciddiyetten uzaktır. Irak’ta 7 yıldır ölen çocuklar Müslüman değil miydi?!
Brzezinski: “İran’a saldırırsa, ABD İsrail uçaklarını vurmalı”
Peki olan biten nedir? AKP’nin İsrail “karşıtı” tutumunun nedenleri nelerdir?
Erdoğan’ın çıkışını analiz etmek için önce birkaç önemli gelişmeyi hatırlayalım.
Washington’un politikalarına yön veren, Obama döneminde yeniden zirveye yerleşen, ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brezezinski, İsrail’in İran’a saldırma olasılığının konuşulduğu günlerde çok çarpıcı bir açıklama yaptı: “Eğer İsrail savaş uçakları, Irak hava sahasını kullanıp İran’a saldırırsa ABD savaş uçakları havalanıp onlarla savaşmalı. İsrail’in uçakları tepemizde uçarken oturup seyredecek miyiz, onlara bu hakkı vermeme konusunda ciddi olmalıyız. Kimse bunu istemez ama Liberty vakasının tersi olabilir”. (Milliyet, 24 Eylül 2009)
Brezezinski: “ABD İran’a saldırmayacak”
Yine Brezezinski, İsrail’in Haaretz gazetesine daha önce yaptığı çok önemli bir açıklamada da şunu söylemişti: “Amerika’nın İran’a saldırı olasılığı konusunda İsrail hükümetine vereceğim tek tavsiye, bu işe karışmamaları olur. ABD İran’a saldırmayacak çünkü saldırırsa bu felaket getirir!” (Haaretz, 8 Aralık 2008)
Brezezinski’nin çıkışı, Erdoğan’ın İsrail “karşıtı” tutumunun da ipucudur. Çünkü Erdoğan’ın BOP eşbaşkanlığı görevi, Washington eksenli politikaları uygulamasını gerektirir! Kaldı ki İsrail de aynı görüştedir. İsrail gazetesi Haaretz AKP’yle krizin ardından, ABD’nin yönelimine işaret eden analizler yayımladı: “Türkiye’nin değişen tavrı, İsrail’le ilişkilere çok önem vermeyen Obama’nın iktidara gelmesinin bir sonucudur”. (Vatan, 16 Ekim 2009)
“Düşman İslam”dan “Ortak İslam”a…
Bush döneminde BOP’ta ilerleyemeyen ABD’nin, BOP’ta ilerlemek izin revizyon yaptığını, emperyalizmin Obama ile deri değiştirdiğini daha önceki yazılarımızda işlemiştik. Bölgede son dönemde yaşanan gelişmeler ABD’nin bu revizyonuyla doğrudan ilgilidir.
ABD, BOP’u Bush dönemindeki “düşman İslam” perspektifinden, Obama döneminde “ortak İslam” perspektifine revize etmiştir.
ABD diğer yandan askeri ve ekonomik nedenlerden ötürü saldıramayacağı İran’a da el uzatmıştır. Obama döneminde İran’a karşı sertlik politikalarından vazgeçen Washington, Tahran’la üçüncü ülkelerde pek çok yarı diplomatik görüşme de yapmıştır. İş o noktada da kalmamış, Obama önce İran halkının Nevruz’unu kutlamış; sonra da 4 Temmuz ABD Bağımsızlık Bayramı öncesi Dışişleri Bakanlığı’na talimat vermiş ve tüm ülke büyükelçiliklerinde kutlanacak bayramın resepsiyonuna İranlı büyükelçilerin de davet edilmesini istemiştir.
İşte bu koşullarda, ABD yeni süreç nedeniyle İsrail’i gözden çıkarmıştır. (Son tahlilde, ABD İsrail’den asla vazgeçmeyecektir. Gözden çıkarma, İsrail’İ bir süreliğine frenleme, BOP’un bugünkü aşaması ve uygulanabilmesi içindir. Öte yandan yaşanan gelişmeler, “ABD’yi İsrail yönetiyor” şeklindeki gerçekdışı tezi ileri sürenleri de somut olarak yalanlaması bakımında önemlidir. İsrail ABD’yi değil, her durumda ABD İsrail’i kullanır)
Erdoğan Eşbaşkan, Türkiye model ortak
İsrail’in boşluğunu ise AKP dolduracaktır! ABD’nin bölgedeki misyonunu AKP sürdürecektir! Başkan olduktan iki ay sonra Ankara’ya gelen Obama’nın Türkiye’yi “model ortak” olarak tanımlaması işte bu nedenledir.
Ve AKP o model ortaklığı nedeniyle ve BOP eşbaşkanlığı görevi gereğiyle açılım üstüne açılım yapmaktadır. Ortadoğu-Kafkaslar-Balkanlar üçgeninde izlenen siyasetler BOP’un gereğidir. Ermeni açılımı ile Kafkaslarda, Bosna açılımı ile Balkanlarda görev üstlenen AKP, Irak ve Suriye ile de yakınlaşarak İran’ı yalnızlaştırma ve etkisizleştirme görevini yerine getirmeye çalışmaktadır.
Washington, Müslüman kimlikli AKP ve Türkiye ile Ortadoğu’yu daha iyi biçimlendireceğini hesaplamaktadır.
Erdoğan’ın İsrail karşıtı görünen tutumunun kaynağı, işte ABD’nin bu (tutmayacak) hesabıdır. (Üstelik bu hesap, AKP’nin iç politika kaygılarıyla da örtüşmektedir. AKP, bir yandan tabanın gazını alacak bir fırsatı yakalamış oluyor, bir yandan da baskın bir erken seçim propagandasına malzeme üretmiş bulunuyor.)
AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın İsrail’le kriz konusunda söyledi gibi, “temelde kayma yok, ince ayar var”. (Kanal D, 32. Gün, 15 Ekim 2009) Ve Başbakan’ın danışmanı, AKP milletvekili Ömer Çelik’in de belirttiği gibi, “önümüzdeki günlerde yapılacak NATO Akdeniz tatbikatına, İsrail de katılacak”.

Mehmet Ali Güller
17 Ekim 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder