“Kürt açılımı”nı Gül mü, yoksa Erdoğan mı başlattı? Liberallerimiz şimdi de bunu tartışıyor.
Her ne kadar “Kürt meselesi” daha eski de olsa, ABD emperyalizminin Türkiye’ye bu konudaki somut dayatmaları 1960’lara da dayansa, bugünkü anlamıyla açılımı ilk Özal yapmıştı!
Özal’ın, Türkiye’nin en büyük güvenlik meselesi haline gelen bu konuyla ilgili o zamanki duruşu devlet zafiyeti açısından da ibret vericidir. İşte Özal’ın ABD’nin kukla devletine katkıları:
Özal’ın Apo’dan ateşkes ricası
Cumhurbaşkanı danışmanı Cengiz Çandar’a göre Özal, Talabani aracılığıyla Apo’nun ateşkes açıklaması yapmasını istedi. Dönemin DEP milletvekilleri Orhan Doğan ve Ahmet Türk de bu konuda şunları söylediler: “Özal bizi Çankaya Köşkü’nde kabul etti ve bize dedi ki, ‘gidin bu adamla (Öcalan) görüşün. Süresiz ateşkes yapsın.”
Özal’ın Apo’yu af planı
Cengiz Çandar’a göre Özal’ın açılımı özetle şöyle: “Özal’ın kafasındaki çözüm geniş kapsamlı bir af çıkarmaktı. PKK’yı dağdan indirmek ve PKK’lıları ülkenin siyasi sistemine entegre etmek istiyordu. Beş yıllık bir süreçte de Öcalan dahil herkese af. Hiç şiddete bulaşmamış PKK’lılar siyasete girebilecekti. Öcalan ve benzeri kişiler için de, yargılanmak şartıyla beş yıllık bir ara süreç var”.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi’nin anlatımlarına göre de Özal, bu esnada Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay üyelerini “Güneydoğu sorunu” konusunda çözüm arayışları için ziyaret etmiş!
1996 yılında Apo-Talabani görüşmesiyle ilgili yayınlanan bir kasette şöyle diyor Öcalan: “Turgut Özal’ın maksadı siyasi çözümdü. Hatta o gece Bakü’de Hikmet çetin bu siyasi çözümü duyunca şoke oldu”.
Özal’ın hazırlattığı 3 Kürt raporu
Kaya Toperi’nin anlatımlarına göre Özal, başyaveri Aslan Güner ve Toperi’den “Kürt raporu” hazırlamalarını ister. Özal’ın hazırlattığı, “Kürt sorunu – Güneydoğu Anadolu’daki Durum ve Çözüme Yardımcı olabilecek Öneriler” başlıklı 10 sayfalık raporun bir örneği Başbakan Süleyman Demirel’e, bir örneği de Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’e verilir. Demirel bu rapordan iki ay sonra Diyarbakır’da halka seslenir ve “Kürt realitesini tanıyoruz” der.
Özal, prensi Adnan Kahveci’den de bir “Kürt raporu” ister. Kahveci “Kürt Sorunu Nasıl Çözülmez – Bir Çözüm Paketi Önerisi” başlıklı 13 sayfalık raporunda “Kürt meselesine çözüm getirmek için saplantısız ve çağdaş düşünmek zorundayız” der ve Kürtlere “siyasal hakları”nın verilmesi gerektiğini belirtir.
Özal bir üçüncü Kürt Raporu’nu da eski Özel Harpçi, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Em. Org. Kemal Yamak’a hazırlatır.
Özal, federasyonu tartışmaya açtı
Özal, 15 Ekim 1991 tarihinde Hürriyet Gazetesi’ne yaptığı açıklamada da, “federasyon dahil her şeyi konuşmalıyız” diyerek devlet politikasında büyük gedik açar.
Özal’dan “Anadolu Cumhuriyeti” önerisi
Özal, 2 Nisan 1992 tarihinde Aktüel dergisine verdiği röportajda da, “Atatürk Cumhuriyet’i kurarken Osmanlı Cumhuriyeti derse ne olurdu?” diyerek bir önemli tahribat daha yaratır.
Gazeteci Faruk Mercan’ın “Onlar başroldeydi” isimli kitabına göre, Özal bu röportajı yapan Reha Mağden’den bir ara teybini kapatmasını ister ve şöyle der: “Hani zihnini çalıştır diye söylüyorum, yoksa öneri değil, mesela Türkiye’nin ismi, ‘Anadolu Cumhuriyeti’ olsaydı, bugün yaşadığımız sorunlar olur muydu?”
Yıllar sonra Gül-Erdoğan ikilisinin “Kürt açılımı” gündeme geldiğinde, Korkut Özal da sahneye çıkar ve katıldığı “Siyaset Meydanı” programında Özal’ın bu önerisini AKP’ye pusula eder: “rahmetli ağabeyim sorunun çözülmesi için Türkiye’nin isminin değiştirilebileceğini, Anadolu yapılabileceğini söylemişti”.
Özal’ın Üruğ ekibini tasfiyesi
ABD Savunma Bakan Yardımcısı William Taft, 7 Kasım 1986’da Ankara’ya 24 saatlik bir “yıldırım” ziyareti yapar. Taft’ın çantasında daha önce 1965 ve 1974’te Türkiye’ye dayatılan “Musul ve Kerkük’ü alma planı” vardır. Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Üruğ, plana karşı tutumunu, Taft’ın görüşme istediğini kabul etmeyerek gösterir.
Kenan Evren’e rağmen Genelkurmay Başkanı olan Org. Üruğ, emekliliği gelen Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Necdet Öztorun’un önünü açmak için erken emekli olur. Özal ise, Evren’in desteği ve 1. Ordu Komutanı Org. Recep Ergun’a dayanarak Org. Öztorun’u emekli eder. (Ergun, emekli olduktan sonra ANAP’tan milletvekili yapılır). Böylece “İki Necdetler ekibi”nin ordunun komuta kademelerini “ 2000 yılına kadar” belirleyen planı tasfiye edilir.
Genelkurmay Başkanı Org. Torumtay’ın istifası
ABD, 1991’deki 1. Körfez Savaşı sırasında, Türkiye üzerinden Irak’a ikinci cephe açılmasını ister. TSK, muhalefetteki DYP ve SHP ile Başbakan Yıldırım Akbulut ABD’nin ve Özal’ın bu talebine karşıdır. Özal, plana direnenleri ikna etmek için cepheyi “bir koyup üç almak” diye tarif eder. Güneş Taner yıllar sonra yaptığı açıklamada, Özal’ın aslında ikinci cephe kararını ABD’nin Irak’a saldırısından önce verdiğini, federasyon tartışmasını da bu nedenle başlattığını söyler. (Sabah, 7 Kasım 2001)
TSK Özal’ın planını uygulamaya direnir. Özal’ın Org. Öztorun yerine Genelkurmay Başkanı yaptığı Org. Necip Torumtay da alttan gelen baskıyla istifa ederek, ikinci cepheyi uygulanamaz kılar.
Özal’ın Çekiç Güç gayreti
ABD, 1. Körfez Savaşı’nın sonunda Kürtleri Saddam Hüseyin’e karşı ayaklandırır ve ateşe sürer. Saddam’ın bastırdığı ayaklanma neticesinde yüzbinlerce Iraklı Kürt sınırı geçerek Türkiye’ye sığınır. Türkiye ABD planı gereğince Musul ve Kerkük’e girmeyince yine ABD planı gereği Musul ve Kerkük Türkiye’ye girmiş olur.
ABD Kürtleri korumak bahanesiyle BM’den Çekiç Güç kararı çıkartır. ABD bu kararla, 36. paralelin kuzeyini Saddam’ın uçuşlarına yasaklar; yani bölgeyi kukla devleti için tesis etmeye başlar. Özal Çekiç Güç’ün onaylanması için tüm kuvvetiyle seferber olur. Öyle ki, TSK içinde bile durumu Türkiye’nin lehine gören bir yapı mevcuttur. TSK, Saddam otoritesinin olmadığı bu bölgeye istediği zaman girip çıkacağını ve PKK’yı vuracağını hesap eder. (Yıllar sonra bu konuda büyük yanlışlık yapıldığı TSK komuta kademesince itiraf edilir.)
Ancak süreç Türkiye’nin aleyhine işler ve 36. paralelin kuzeyi ABD’nin kukla devletinin coğrafyası olur.
Özal’ın tarihi misyonunun devamı
Özal’ın ne denli ABD planlarına uyumlu olduğunu gösteren bu uygulamaları kadar ibret verici bir örneği de yıllar sonra eşi ve oğlu sergilerler.
Tam da Gül’ün tarihi fırsat dediği, Kürt açılımını başlattığı dönemde, 29 Nisan 2009’da Semra ve Ahmet Özal’lar “Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı” Mesut Barzani ile görüşürler.
Özal’lar ziyaretlerini “Kuzey Irak’taki gelişmeleri yerinde görmek” olarak açıklarlar!
Hangi sıfatla?! Hangi tarihi misyonun devamı olarak?!
Mehmet Ali Güller
Odatv.com
8 Ekim 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder