21 Nisan 2010 Çarşamba

‘KOMŞULARLA SIFIR SORUN’DA SIFIR BAŞARI

70 yılda adım adım tasfiye edilen Atatürk’ün “bölge merkezli dış politikası”nın yerini artık tamamen “bölgede ABD arabulucusu” olma görevi aldı. BOP Eşbaşkanlığı katından ve Ahmet Davutoğlu üzerinden uygulanan bu dış politika “komşularla sıfır sorun” diye tanımlandı.
Peki gelinen süreçte ne gibi somut sonuçlar alındı? Bakalım:
1.. İran AKP arabuluculuğunu bir kez daha reddetti.
ABD’deki Nükleer Güvenlik Zirvesi’nden döner dönmez Tahran’a koşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İranlı mevkidaşına “uranyum takasında aracı olmaya hazırız” dedi. Ancak İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, Davutoğlu’nun çok istediği olumlu yanıtı yine vermedi. Yine diyoruz çünkü Davutoğlu son 6 ayda bu role birkaç kez soyundu ve hepsinde de reddedildi!
Üstelik İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, -Ankara’yı da üzmemek için- Mutteki-Davutoğlu ortak basın toplantısının ardından bir de kibar mazeret sundu! Sözcü, uranyum takasının yalnızca İran toprakları üzerinde yapılabileceğini belirtti!
2.. İsrail-Suriye arabuluculuğu raftan kalktı
Yeni bölgesel çıkarları gereği İsrail’e kısmi tutum takınan Washington’un tavrı, AKP’nin de benzer tavır almasına neden oldu. Ancak AKP’nin perde önü ve perde arkası politikalarındaki makasın gittikçe açılması Tel Aviv’i kamuoyu karşısında zor durumda bıraktı. İsrail Hükümeti, Davutoğlu’nun çok arzuladığı “İsrail-Suriye arabulucusu olma” talebini raftan kaldırdı.
3.. Sırbistan-Bosna Hersek arabuluculuğu
Dışişleri Bakanı Davutoğlu 18 Mart 2010 günü Bulgaristan’a giderken uçakta gazetecilere şunları söylüyor: “Ben altı ay içinde 11 kez Sırp Mevkidaşımla bir araya geldim. Bizim sayemizde Sırbistan ile Bosna Hersek arasında yakınlaşma oldu. Bosna Hersek Sırbistan’a büyükelçi atadı. Bir gece yarısı Bosna Hersek Cumhurbaşkanı ile havaalanında iki saat konuşup Sırplarla sorununu çözdük. Şimdi de sırada Srebrenica katliamı için Sırpların özür dilemesi var. İşte biz bunları, binyıldır çatışma yaşadığımız Sırplarla konuşuyorsak, niye Ermenilerle de konuşmayalım. Sırplarla ve Boşnaklarla üçlü olarak altı aydır görüşüyoruz. Niye bunu Ermeni ve Azerilerle de yapmayalım”. (Hürriyet, 19 Mart 2010)
Davutoğlu, iki ülke arasındaki sorunların, havaalanlarında ayaküstü yapılan iki saatlik görüşmelerle sonuçlandığını sanacak kadar saf olamayacağına göre ortada başka niyetler vardır. Neyse… Biz niyetleri bırakalım ve somut olgulara bakalım.
Davutoğlu’nun “Bosna’yla arasını yaptım” dediği Sırbistan’da, hem de bu açıklamasında sadece 9 gün sonra ne tartışılmaya başladı dersiniz? Yanıtı Davutoğlu’nu en çok öven gazetelerden birinin başlığıyla verelim: “Bir ülke daha Ermeni tasarısını tartışıyor” (Bugün, 27 Mart 2010).
Kendi yorumumuza ihtiyaç bırakmayan Bugün’ün haberiyle devam edelim: “SRS Partisi milletvekilleri tarafından Sırbistan parlamentosuna verilmek üzere hazırlanan kanun tasarısı, 1915 olaylarının resmen ‘soykırım’ olarak tanınmasını öngörüyor. Oysa daha geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye ile Sırbistan arasında son dönemde yaşanan yakınlaşma ve Ankara’nın Sırbistan-Bosna arasında başarıyla gerçekleştirdiği arabulucuk görevini örnek göstererek, Türk-Ermeni ilişkilerine gönderme yapmıştı”. (Bugün, 27 Mart 2010)
4.. Irak’la sıfır sorun yerine Irak’tan üç sorun dönemi
Ankara’nın mevcut “Irak’ın toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini” savunma politikası, AKP eliyle önce ortadan kaldırıldı, ardından da ABD’nin dayattığı “3 parçalı Irak” savunulur hale geldi. Cumhurbaşkanı Gül Irak’ın kuzeyini “Kürdistan” diye adlandırdı; Başbakan Erdoğan Gül’ün “Kürdistan” diye adlandırdığı coğrafyanın başkenti Erbil’e “başkonsolosluk” açacağını ilan etti; Dışişleri Bakanı Davutoğlu o başkentte mevkidaşı ile resmi görüşme yaptı!
Sonuç olarak Ankara’nın elinde artık “Irak’la sıfır sorun” yerine, “Irak’tan üç sorun” var!
5.. ‘Komşularla sıfır sorun Kıbrıs’ta yara aldı’
Yukarıdaki başlık Financial Times’a ait! Gazete özetle Derviş Eroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçilmesini Talat’a destek veren AKP’nin başarısızlığı olarak yorumluyor. Dahası, Eroğlu’nun “federasyona karşı ve iki devletli çözüm” politikasının, müzakerelerde çok ciddi sıkıntı yaratacağını belirtiyor.
Hürriyet’den Sedat Ergin’in saptaması daha çarpıcı. “KKTC’deki seçimlerin mağlubu kim? Talat mı? AKP mi?” diye soran Ergin, 21 Nisan 2010 tarihli makalesinde somut yanıtı veriyor: “KKTC’deki seçimin asıl mağlubu AB ve ABD’dir”.
6.. Ermenistan’la açılım başarısızlığı
Financial Times’a göre, “AKP’nin ‘komşularla sıfır sorun’ politikası ve bölgesel çatışmalarda arabuluculuk yapma arzusu, Kıbrıs dışında, en yakınındaki Ermenistan’la yaşanan sorunların aşılamaması nedeniyle de yara alıyor”
AKP’nin Obama’nın talebi doğrultusunda uyguladığı son “Ermenistan Açılımı” da fiyaskoyla sonuçlandı. İmzalanan protokollerin yürürlülük durumu AKP’nin elinde pimi çekilmiş bir bomba gibi kaldı. Dahası, “Ermenistan’la sıfır sorun”a soyunan AKP, kardeş Azerbaycan’ı da küstürdü! Böylece, Türkiye kuzeydoğusunda sıfır sorun yerine, 2 sorun oluşturdu!
Sonuç
AKP’nin BOP Eşbaşkanlığı doğrultusunda uyguladığı bu politikalar, komşularla sıfır sorun yerine komşularla düşmanlığı arttırıyor. AKP, bu politikaları her şeye rağmen sürdürebilmenin de 3 şeye bağlı olduğunu düşünüyor. ABD’nin kesintisiz desteği altında olmak şartıyla birincisi anayasal değişiklik, ikincisi başkanlık sistemi, üçüncüsü de bu sistemin uygulanabileceği bir federasyon!




Mehmet Ali Güller
21 Nisan 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder