Usta gazeteci Uğru Dündar, Nedim Şener’in hayatını kaleme aldığı “İşte Hayatım” adlı kitabı nedeniyle tv programlarına konuk oluyor. Bu programlardan sonuncusu SkyTürk’te yayınlanan Enver Aysever’in programıydı.
Programın en ilgi çeken bölümü Dündar’ın Fetullah Gülen ile ilgili söyledikleriydi. “Daha önce Fetullah Gülen’den takdir ve övgü dolu mesajlar, mektuplar aldığını” belirten Dündar sonrasında cemaatin hedefi haline nasıl geldiğini anlattı. Ancak konumuz bu değil…
Dündar Aysever’in bir sorusu üzerine bakın ne diyor: “Biz o el bombaları (Ümraniye bombaları – MAG) ortaya çıktığında büyük bir heyecanla habere sarıldık. Hatta ben hemen arkadaşımızı Beşiktaş adliyesinde göndererek savcı Zekeriya Öz’le görüşmesini istedim. Öz, arkadaşımıza 3-4 ay sonra davanın birçok önemli isim etrafında genişleyeceğini biraz daha beklememiz gerektiğini söyledi. Ancak iddianame bittiğinde gördüm ki benim gibi hayatı boyunca çetelerle, mafyayla, yasadışı oluşumlarla hiçbir ilgisi olmayan hatta onlarla mücadele etmiş birinin çeteler içindeki bazı insanlarla arkadaş gibi gösterilmiş. O noktada bu iddianameye olan inancımı kaybettim”. (Vatan Gazetesi, 30 Nisan 2010)
Yani Özel Savcı Zekeriya Öz, daha bombalar ortaya çıktığında (!) “davanın 3-4 ay sonra birçok önemli isim etrafında genişleyeceğini, biraz daha beklenmesi gerektiğini” söylemiş!
Gelin bu çok önemli ipucunu değerlendirebilmek için Ergenekon soruşturmasının ilk günlerine gidelim…
“Danıştay saldırısından hemen sonra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e polis bir şema getirir. Bu şemada, Danıştay saldırganı dâhil bugün tutuklu olarak cezaevinde bulunan bütün Ergenekon şüphelileri yer almaktadır. Sadece onlar mı, daha fazlası da var şemada. Ama ilk ağızda Danıştay saldırısı ile çok sonra İstanbul’da başlayacak olan Ergenekon soruşturması arasında somut bir bağlantı kurulamıyor. Emniyet ilk gün getirip Abdullah Gül’e sunduğu istihbari bağlantıları savcılara sunamıyor, delillendiremiyor”. (İsmet Berkan, Ergenekon’un Yakın Tarihi 5, Radikal, 9 Nisan 2008)
“Bu şema, aynı zamanda Ergenekon’un ‘çete’ tarafını oluşturan, silahlı-külahlı işlere karışanların şemasıydı. Aslında Abdullah Gül çok kararlıydı, ‘Haydi’ dedi, ‘Bana anlattığınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın’. Bu açık talimata rağmen poliste işler umulduğu kadar hızlı gitmedi. Danıştay saldırganının dahi Ergenekon’la ilişkisini kurmayı başaramadı polis ve savcılık”. (İsmet Berkan, Ergenekon bir rövanş mı?, Radikal, 4 Temmuz 2008)
“O dönemde, Murat Yetkin’le birlikte Ankara’da çok önemli bir güvenlik yetkilisiyle sohbet ediyorduk, o yetkili bize ‘Savcı bulunamıyor’ dedi, ‘Elde pek çok şey var ama savcılar soruşturmaktan çekiniyor.’ Nasıl olduysa İstanbul’da Zekeriya Öz isimli bir savcı bulundu”. (İsmet Berkan, Ergenekon bir rövanş mı?, Radikal, 4 Temmuz 2008)
Özetlersek…
“Danıştay Saldırısı oluyor, polis Abdullah Gül’e şu anda tüm tutukluların içinde yer aldığı bir şema getiriyor, polis ilk ağızda Danıştay saldırısı ile sonradan başlayacak olan Ergenekon soruşturması arasında bir bağ kuramıyor, savcılara sunamıyor, delillendiremiyor. Ama Gül kararlı, ‘bir savcı bulun, hepsini anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın’ diyor. Bu açık talimat sonunda nasıl olduysa bir savcı, Zekeriya Öz bulunuyor”. (İsmet Berkan)
Sonra tuhaf bir şekilde Ümraniye bombaları bulunuyor!
“Uğur Dündar Savcı Öz’e bir muhabirini gönderiyor. Özel Savcı Öz, ‘davanın 3-4 ay sonra birçok önemli isim etrafında genişleyeceğini biraz daha beklenmesi gerektiğini’ söylüyor. (Uğur Dündar) Şimdi bu bilgilerden sonra kendi kendimize sesli olarak soralım mı?
Ortada bir soruşturma mı var, yoksa tertip mi?
Mehmet Ali Güller
30 Nisan 2010
30 Nisan 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder